Gavurdağı’nın Bulanık Tarihindeki Sır Perdesi

Düziçi’nin sosyal tarihinde önemli yeri olan bir eser,1912 yılından bu yana ilçemizin buram buram tarih kokan bir yapıtı.

Araştırmacı yazar tarih uzmanı “Gavurdağı’nın Bulanık Tarihindeki Sır Perdesi” kitabının yazarı Mehmet Akif Terzi tarafından Düziçili hemşerilerimizin bilgisine sunulan bu akademik çalışmaların bölge tarihinin daha doğru ve gerçek yönleriyle bilinmesine vesile olan,Yazarın bölge hakkında eldeki çalışmalarını sitemizden yayınlamaya devam edeceğiz.İlçe tarihimizi bize belgeleri
ile aktaran Mehmet Akif TERZİ Hocamıza teşekkürlerimizi bir borç biliriz.
Tarihimize bir ışık da biz tutalım
Abdüfettahoğlu Camii
Tarih ilminin bir görevi de geçmişten geleceğe bir köprü oluşturmaktır. Tarih bir milletin hafızasıdır. Geçmişimizden gelen birikimimizi geleceğimize doğru bir şekilde aktaramazsak gelecek kaygısından hiçbir zaman kurtulmak mümkün değildir.
Bölgelerin de bir tarihi geçmişi ve bu geçmişle birlikte kendisine yüklenen bir takım değerleri vardır. Bölgesinde yetişen mümtaz şahsiyetler, toprağında barındırdığı eserler ve geçmiş zamanda yaşanan olaylar vs o bölgenin tarihi dokusu ile doğrudan ilişkili bilgilerdir. Bu minvalden olmak üzere Düziçi’nin sosyal tarihinde önemli yeri olan bir eserden bahsedeceğiz.
Haruniye köyünde 1912 tarihinde Fettahoğulları ailesinden Abdüfettahoğlu Hacı Halil Bey bir cami yaptırmış ve yaptırdığı camii’nin giderleri için bir de vakıf kurmuştur. Kurduğu vakfın vakfiyesine göre; 25.02.1912 tarihinde, Haruniye Köyü’nde kendi tasarrufunda olan, doğusunda yol, batısında Hacı Halil Bey’in dükkânı, güneyinde yol ve kuzeyinde Süleyman Bey’in tarlası ile sınırlı ve 1250 kuruş değerindeki fırını ile doğusunda yol, batısında Gökgözler tarlası, güneyinde kaya, kuzeyinde de Tuzcu hanesiyle sınırlı ve 2500 kuruş değerindeki bir evi ve üç dükkânını vakfetmiştir.
Vakfın kuruluşu sırasında toplam 1500 kuruş tutan yıllık kira gelirleri camide görevli olan imam ve hatibe eşit olarak verilmesi şart koşulmuştur.
Şu anda Haruniye Merkez Camii olarak hizmet vermeye devam eden bu cami vakfının bahsedilen emvali ne durumdadır o konuda bir malumat sahibi değilim. Ancak bu mekânın banisine izafeten tarihe saygı gereği yapanın adının yaşatılması bakımından adının ya banisinin aile adı olan Fettahoğlu Camii olarak ya da banisinin kendi ismine izafeten Fettahoğlu Hacı Halil Bey Camii olarak değiştirilmesi bölge idarecileri için vicdani bir borç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
* Başbakanlık Osmanlı Arşiv Uzmanı.
[1] Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, 1912,MA. 604/135
[1] Mehmet Akif Terzi, “Gavurdağı’nın Bulanık Tarihindeki Sır Perdesi”, Doğukütüphanesi yayınları, İstanbul,2010, s.198
Yukarıda Görülen Vakfiyenin Transkribesi
İşbu vakfiyye Şûrâ-yı Evkâfın 8 Kânûn-i sânî 329 tarihli karârına müsteniden 19 Rabiu’l-evvel 332 tarihinde sudûr iden irâde-i aliyye mucibince kayd olunmuşdur. Bağçe Kazâsı Nâ’ibi es-Seyyid Mehmed Hâzim.
Hamd-i cemîl-i mevfûr ve şükr-i cezîl-i gayr-ı mahsûr ol vâkıf-ı hafâyâ-yı zamâ’ir ve kâşif-i habâyâ-yı serâ’ir olan cenâb-ı mûcid-i âmme-i mümkinât ve münşî-i kâffe-i masnû’ât Teâlâ şânuhu ani’ş-şebîhi ve’l-mesîli ve tekaddese zâtuhu ani’n-nazîri ve’l-adîl hazretlerinin dergâh-ı kudsî ve bâ[ri]gâh-ı mukaddesine sezâvâr ve vâcibü’l-iktisârdır ki envâ’-i benî âdemi kudret-i kâmile ve hikmet-i şâmile birle inşâ ve ihtirâ’ idüb dünyâyı mezrâ’a-i âhiret ve ulâ-yı zerî’a-i âkibet eyledi. Ve salavât-ı tayyibât ve tahiyyât-ı hâlisât ol sultân-ı cumhûr-ı enbiyâ ve unvân-ı meşhûr-ı asfiyâ mazhar-ı feyz-i hakâyık hâfız-ı esrâr-ı dekâyık imâm-ı Ka’be-i kudsî ve hümâm-ı medîne-i üns sadr-ı suffe-i safâ Muhammedini’l-Mustafa sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem hazretlerinin meşhed-i mu’attar ve merkad-i münevverlerine olsun ki vücûd-ı şerîfi sebeb-i îcâd-ı kevn ü mekân ve bâ’is-i hilkat-i ins ü cân oldu ve tahiyyât-ı bî-gâye ve teslîmât-ı mâ lâ nihâye âl ve evlâd-ı kirâm ve ashâb-ı zevi’l-ihtirâmına olsun ki her biri sırât-ı mustakîmde necm-i Hüdâ ve felek-i ihdâda şems-i duhâ oldular rıdvânullâhi Teâlâ aleyhim ecma’în.
Emmâ ba’d; sebeb-i tahrîr-i kitâb ve mûcib-i tastîr-i hitâb oldur ki; Adana Vilâyeti dâhilinde Cebel-i Bereket Sancağı’na tâbi’ Bağçe Kazâsı’na mülhak Haruniye Karyesi’nde sâkin zât-ı ta’rîf-i şer’î ile mu’arref sâhibü’l-hayrât ve râğibu’l-hasenât Abdulfettah oğlu Hacı Halil Bey bin Halil Bey nâm kimesne meclis-i şer’-i şerîf-i enverde zikr-i âtî vakfına li-ecli’t-tescîl mütevelli nasb ve ta’yîn eylediği Hacı Kasım Efendi-zâde Hacı Ali Efendi mahzarında ikrâr-ı sahîh-i şer’î ve i’tirâf-ı sarîh-i mer’î idüb vakf-ı âti’l-beyânın sudûruna değin bâ-tapu mustakillen taht-ı tasarrufumda bulunan karye-i mezkûrede vâki’ tarafları şarken tarîk, garben Hacı Halil Bey dükkânı şimâlen tarîk cenûben Süleyman Bey tarlasıyla mahdûd bin iki yüz elli guruş kıymetli bir bâb furûn ile karye-i mezkûrede vâki’ tarafları şarken tarîk, garben Gökgözler tarlası, şimâlen kaya, cenûben Tuzcu hânesiyle mahdûd iki bin beş yüz guruş kıymetli bir bâb hâne ve üç dükkânımı Haruniye Karyesi’nde vâki’ müceddeden inşâ edilen câmi’-i şerîfe cemi’-i tevâbi’ ve levâhıkıyla vakf-ı sahîh-i mü’ebbed ve habs-i sarîh-i muhalled ile vakf ve habs idüb şöyle şart ve ta’yin eyledim ki;
Vakf-ı mezbûrun tevliyeti hayâtda oldukça bana meşrûta ola tebdîl ve tağyîri merreten ba’de uhrâ yedimde ola ve ba’de vefâtihi evlâdıma ve evlâdımın evlâdının ilâ-nihâye erşed ve ekberine meşrûta ola ve mezkûr akâr îcâr-ı şer’iyye ile âhere îcâr olub el-hâletu hâzihi mezkûr dükkânların îcâr-ı senevîsi olan bin beş yüz guruşun nısfı mezkûr câmi’-i şerîfin imâmına ve nısf-ı diğeri hatîbine verilmek şartıyla mezkûr hân ve dükkânları fâriğan ani’ş-şevâğil mütevelli-i mezkûre teslîm ol dahi sâir mütevelliyân-ı evkâf gibi bürheten mine’z-zamân tasarruf eyledim dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer’î vâkıf-ı mezbûr kelâmını semt-i âhere sârif olub vakf-ı akâr İmâm-ı A’zam ve hümâm-ı efhâm Ebu Hanife el-Kûfî hazretleri katında mülk âriyetde olmağla rücû’ meşrû’ ve İmam Muhammed bin Hasan eş-Şeybânî hazretleri katında vâkıf el-menâfi’ vakfı nefsine şartla vakıf bâtıl olduğuna binâen vakf-ı mezbûrdan rücû’ ve mezkûr hân ve dükkânları ke’l-evvel mülküme istirdâd iderim diyecek mütevelli-i merkûm cevaba tasaddî idüb eğerçi hâl bast olunan minvâl üzre olduğu cây-ı eşkâl değildir. Lâkin ârif-i Samedânî Ebu Yusuf eş-şehîr bi’l-İmâmi’s-Sâni hazretleri katında vâkıf mücerred “vakaftu” dimekle ve İmâm Muhammed bin Hasan eş-Şeybânî hazretleri katında teslîm-i ile’l-mütevelli olmağla vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım oldu deyüb redd u teslîmden imtinâ’ ile hâkim-i muvakkı’-i sadr-ı kitâb tûbâ lehu ve hüsnü meâb efendi hazretleri huzûrunda müterâfi’ân ve her biri mübteğâsınca fasl u hasma tâlibân olduklarında hâkim-i mûmâ ileyh dahi tarafeynin edillesine nazar ve mubtil-i hayr olmakdan hazer idüb âlimen bi’l-hilâfi’l-cârî beyne’l-eimmeti’l-eslâfi vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuna hükm itmeğin min ba’d vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım oldu. “Fe-men beddelehu ba’demâ semi’ahu fe-innemâ ismuhu alellezîne yubeddilûnehu mnallâhe semî’un alîm”. Ecru’l-vâkıfi ale’l-Hayyi’l-Cevâdi’l-Kerîm. Harrerehu fi’s-sâbi’ min şehri Rabii’l-evvel li-sene ihdâ ve selâsûn ve selâse mi’etin ve elf (7 Rebiü’l-Evvel 1331).
——————————————————————————–
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, 1912,MA. 604/135
Yukarıdaki belge ve transkribesi Mustafa Alkan, Kınık Vakıfları -Sayısal Bir Tasnif Ve Tasvir Denemesi, Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 3/4 Summer 2008, s 5 adlı makaleden alınmıştır.
Yukarıdaki belge ve transkribesi Mustafa Alkan, Kınık Vakıfları -Sayısal Bir Tasnif Ve Tasvir Denemesi, Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 3/4 Summer 2008, s 5 adlı makaleden alınmıştır.

Tags:


Bir Yorum Var to “Gavurdağı’nın Bulanık Tarihindeki Sır Perdesi”

  1. cok sagolasiniz admin abi

Leave a Reply