Son Üç Haftamın Özeti

muzik120 gün sonra, tekrardan yazı yazmanın sevinci içerisindeyim sevgili okurlarım.Sizin yazılarınızı takip ettim fakat kendi bloguma hiç yazı yollayamadım.Hepiniz beni unutmuşsunuzdur fakat ben sizi unutmadım.Murat kardeş, memleketinde neler yaptığını anlatmış, patili Çiğdem kardeş, 5 yıllık sevgilisinden evlilik teklifi almış, Esra kardeş kayıp çocuklara üzülmüş, Aytekin kardeş ise ortak kaderimizi paylaşmış.Ben hepinizi gördüm dostlar ama, siz beni göremediniz.

Yok olduğum süre boyunca, internete girme olanağım oldu fakat, içimden hiç yazmak gelmedi.Hatta ciddi ciddi blog yazmayı bırakmayı bile düşündüm.Bir ara blogu kapattım.Tema upload ettim fakat hep sıkılıp, vazgeçtim.Bu işler emek istiyor, sabır istiyor ama ben bunu başaramıyorum.Neyse bir süre daha burdayım, yine sizi sıkacağım.

Neyse en başa dönelim.Bayram arifesi, köye gittim.Gezdimde gezdim.Özlemişim herkesi.Gerçekten köy bana ilk defa yaradı.Gerçekten ilk defa köyden mutlu ayrıldım.Bayram sabahı herkesin eli öpüldü, anneannemin babaannemin komşularınında bayramları kutlandı.Lüleburgaz’dakileride gitmeden önce kutlamıştık.Mezarlığa gittik.Dedelerimi gerçekten çok özledim.

Neyse geri döndük filan, bir hafta hiç bir şey yapmadım.3 gün önce vardım işte.Yurda gittim.Odamızda, Mert, Semih ve Mustafa diye üç çocuk var, gerçekten onlara kanım ısındı.Çok sevdim onları.Bu işin biraz eğlenceli olabileceğini anladım bir anlamda.

Yurt ortamı eğlenceli fakat, yemekler pek hoş değil.Katlanacağız artık, okumak için her zorluğu göze almak gerekiyor.İnternet cafe bulana kadar canım çıktı.Hocalar liseme göre çok fazla sert değil.Sınıf 26 kişi.Hocalarla kolay uyum sağlarım gibi geliyor.Allah hayırlısını nasip etsin artık gelecek için.

Niye müzik ile ilgili bir resim koyduğumu merak etmişsinizdir.Çünkü 5-6 gündür aklımda her zaman, Marija Serefoviç’in “Molitva” adlı şarkısı dönüyor geçiyor.Güzelde bir şarkı olsa hani.İnşallah kurtulurum bu durumdan.Bir kaç gün sonra görüşmek üzere hoşçakalın kankiler ;)

Reenkarnasyon Gerçekten Var Mı?

A.B.D’nin Louisiana eyaletinde doğan James Leininger 2 yaşına kadar arkadaşları kadar normal bir çocuktu.Fakat 3 yaşına basmasına haftalar kala gördüğü kabuslardan “Uçak alev aldı!Düşüyorum” diyerek uyanmaya başladı.

Kabuslarında James Huston adlı bir pilot olduğunu gören küçük James, “Jack Larsen, Natoma, Corsair, küçük adam” diye sayıklanıyordu. Küçük çocuk, bir gün oyuncakçıda gördüğü uçak için “Bu bir Corsair” dediğinde annesi Andrea  bir şok geçirdi.

James’in kabuslarında uçağının Japonlar tarafından vurulduğı, alev alıp düştüğünü gördüğünü anlatınca annesi James’in 2. dünya savaşında ölen bir pilotun reenkarnesi olduğuna inanmaya başladı.Fakat babası ikna olmadı ve uçağın kalktığı yeri sordu.James hiç düşünmeden Natoma dedi.

Natoma, 2’nci Dünya Savaşı’nda kullanılan bir uçak gemilerinden birinin ismiydi. Küçük çocuk birkaç hafta sonra bir kitapta Japonya’da Japon ve ABD’li askerlerin karşı karşıya geldiği Iwo Jima adasının resmini gördü ve babasına “İşte uçağım burada düştü” dedi. Jack Larsen ise onun en yakın arkadaşı olan bir başka pilottu.

Bruce, oğlunun hikayeyi uydurduğunu kanıtlamak için Jack Larsen’i bulmaya karar verdi. Natoma gazilerinin toplantılarına katıldı ve nihayet Larsen’i buldu. Ancak acı gerçeği ondan öğrendi. 1945’teki Iwo Jima Savaşı’nda yalnızca bir ABD’li pilot ölmüştü ve o da terhis olmadan önce son görevine giden 21 yaşındaki James Huston’du.

Huston’un uçağı Japonlar tarafından vurulmuş ve aynı oğlunun anlattığı gibi alev alarak okyanusa çakılmıştı. Bruce James’in yaşayan son akrabası 84 yaşındaki kardeşi Anne’i buldu ve oğluyla bir araya getirdi. Anne 2 yaşındaki çocuğun anlattıklarını dinledikten sonra büyük bir şok geçirdi ancak onun kardeşinin reenkarnasyonu olduğuna inandığını söyledi. Leininger ailesinin yazdığı ve James’in hikayesini anlatan “Soul Survivor” adlı kitap ABD’de satış rekorları kırıyor

(ekolay.net|Düzenlenerek alınmıştır.)

Enes’in Yorumu: Bence çocuk birinden bu olayı duydu ve bilinçaltına işledi.Ben reenkarnasyona inanmazdım fakat,  bu olay gerçekten çok garip.Büyük ihtimal bu bilgileri başkasından öğrendi…

YolEvHav! (Delirdim mi ne?)

Selamlar, blogalemi!Uzun bir yolculuğun ardından tekrar geri döndüm ve sizi yazılarımla sıkmaya devam edeceğim :) .Ben yokken kötü şeyler olmamıştır umarım.Yokken admin panelini arkadaşıma bırakıp yorumları onaylattıracak kadar salağım ben işte :) EBloog’u bıraktıktan sonra ziyaretçi rekorları kırılır, burda yola çıktığımızda yorum rekoru kırılır, nasıl şeydir anlamadım :)

Yol çok aktarmalıydı.Ben otobüste hiç uyuyamam gözüme bir damla uyku girmedi.Yol dermanım MP3 Player’im oldu…Yorumlarda kazandığım yeri sormuşlar, 4 sene sonra öğreneceksiniz.Şimdilerde dalıda söylemiyorum, 1-2 ay geçsin :) Çatlatacağım sizi :P

Şu an kafamın içinden “ilk defa bu kadar smiley kullandım” kullandım cümlesi geçiyor.Yol insanı değiştiriyor.

Başlıkta bir garip oldu, anlamı şu:

YolEvHavuz

:) Cumartesi döndükten sonra hemen yattım fakat, Pazar günü arkadaşlarla toplanıp havuza gittik.Çok iyi geldi.Serin su beni gerçekten mutlu etti.Zaten sahurada kalkmamışım.Bayramdan sonra tutacağız ne yapalım…

Şimdilik bu kadar, şu sıralarda Popmundo’da zombi avı var onlarla meşgul olacağım.Akşam arkadaşlarımızın bloglarını tek tek incelerim :)

Hoşgeldin Ramazan:Ramazan Günlüğü 09′-01′

ramazan01-kocatepe

1)Giriş

Allah (c.c) trilyonlarca yıl önce bu dünyayı yarattı.Önce bir ateş topu sonra bir gaz bulutu ve kocaman bir buz küresi haline geldi bu gezegen.Dünya eşsiz bir cennetti sanki yıllar önce. Hz.Adem ve Hz. Havva’nın yediği cennetteki o elma (iddia gerçekliği tartışılır) dünyadaki hayatın başlamasına sebep oldu.İnsanlar üredi ürediki 2 kişiydik olduk 6 milyon kişi…

Dünyanın varoluşundaki en büyük olay, İslam dininin dünyaya taşınmasını sağlayan peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’in dünyaya gelmeseydi.Peygamberimiz eşsiz ve iyi hareketleri ve ruhunun temizliği, saflığı sayesinde tek ve bir olan Allah (c.c)’ın gözüne girdi.Allah (c.c)’ımız peygamberimizi dünyaya yollayacağı son peygamber olarak seçti ve peygamberimize İslam dininin kitabı Hz. Kur’an’ı indirtti…

İşte bu yüce kitabımızda, ibadetlerimizde belirtilmişti.Ramazan ayının gelmesiyle, oruç ibadetimizi gerçekleştirmeye başlamış bulunuyoruz (Hoca gibi konuştum şimdiye kadar vay bee :D ).Oruç, Allah için tan yerinin ağırmasından akşam ezanına kadar, nefsi terbiye etmek, açlığı anlamak ve Allah’ımız için zorluklara katlanmak için yapılır.Oruç, 12 yaşını geçmiş, akıl sağlığı yerinde olan, sağlıklı olan ve yolcu olmayanlara farzdır.Bu şartları taşıyanlar oruç tutmak zorundadır…

Bizde oruç ibadetimizi yaptığımız 3 ayların son ayı Ramazan’a girmiş bulunmaktayız.Bu sebeple 30 gün boyunca, size Ramazan için bilgiler verecek ve, yaşadıklarımı paylaşacağım…

2)Ramazan Ayının İlk Günü:21 Ağustos 2009

Zaman çabucak geçti gitti ve, 11 ayın sultanı Ramazan geldi.Pek çok insan gibi, bende dün sahura kalktım.Kırklareli’de sabah ezanı 05:00′de okunduğu için Ramazan davulları saat 3:45 gibi geçiyormuş.Fakat ben her zamanki gibi yine duymadım.Annem sağolsun, çalar saat gibidir beni kaldırdı.Kahvaltı gibi bir sahur yaptık ve orucumuzu açtık.Ben 4:30′da yatmadım uyanık durdum.Benim Ramazan anlayışım zaten şöyledir:

Sahura kalkar yemeğimi yer, niyetimi eder orucumu açarım.Fakat herkes gibi yatmaz, bilgisayara oturur biraz internette gezinir ve güneşin doğuşunu seyrederim.Sabah saat 08:00 gibi dışarı çıkar biraz gezinirim ve 9:00′da eve dönerim.2 saat kadar televizyona bakar, saat 12 gibi bilgisayara tekrar otururum.Saat 16:00 gibi yatarım ve iftar vakti kalkar orucumu kapatırım ve 23:00′de yatarım.

Bu günde zaten böyle geçti daha fazla anlatacak bir şey yok :)

3)81 İlin İftar ve Sahur Vakitleri


RAMAZAN İMSAKİYELERİ


Ülkeler :

Şehirler :

Not 1:Ramazan İmsakiyeleri bölümümüzdeki araç, Diyanet İşleri Bakanlığı’nın web sitesinden sorgusuz sualsiz alınmıştır.Alah’ın affetmesini diliyoruz…

Not 2:Bu gün temayı değiştirdim.Oldukça siyah bir tema olduğu doğru ama, bu gün araştırdığım temalar arasında en uygunu buydu.Siteye giren kardeşler her gün farklı bir temayla karşılaşıyor maalesef.Henüz aradığımı bulamadım.Tema önerisi olan arkadaşlar lütfen benimle iletişime geçin…Allah rızası için…


Bu Ramazan’da Davul Çalınmayacak!

davulAdana Büyükşehir Belediye Başkanı, Aytaç Durak basın mensuplarına yaptığı açıklamada halktan gelen şikayetleri göz önünde bulundurarak, Adana’da 2005 yılından beri davul çalma yasağı uygulandığını belirtti.

Getirilen yasağa karşın yinede davul çalan vatandaşlar Kabahatlar Kanunu’na göre, 69 TL para cezası alacak.0

Durak, teknolojinin geliştiğini, dijital saatlerin yanında cep telefonlarının alarmları gibi gecenin her saatinde uyandırma cihazlarının bulunduğunu belirterek , konuşmasına aşağıdaki satırları ekledi:

”Bundan dolayı gürültü yaparak vatandaşı zorla uyandırmanın anlamı yok. Kaldı ki oruç tutmak isteyenlerin hangi saat sahura kalkıp kalkmayacağı da tartışılabilir. Gece televizyon seyreden veya kitap okuyan bir kişi biraz geç yatarak sahursuz oruç tutmakta isteyebilir. Bende oruç tutan biriyim ve genelde böyle yapıyorum. Hal böyle iken saat 02.00′de yatan bir kişiyi 02.30 veya 03.00′de kaldırmanın ne gereği var. Ayrıca gözlemlerimize göre saat 01.00′de davulların çalınmasına başlanıyor. Tüm bunlardan dolayı Adana’da yıllar önce başlattığımız davul çalınmasının yasaklanmasını zabıta talimatıyla yaptırıyorum. Bu yıl da yasak kararını uygulayacağız.”
Yasak kararına uymayan davulcuların davullarına el konulacağını belirten  Zabıta Odası Başkanı Arslan, ”Ayrıca, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. Maddesine göre gürültü kirliliğinden dolayı 69 TL para cezası uygulayacağız. El koyduğumuz davullarını da Ramazan Bayramı sonrası iade edeceğiz” dedi.

Enes’in Yorumu:Ramazan davulunun bazı vatandaşlarımızı rahatsız ettiği doğru ancak, bu geleneğimizi sürdürmemiz gerek.Mesela ben; Ramazan’ın sonlarına doğru genellikle rahatsızlanırım (astım) ve oruç tutmam.Ancak ben bu ömrümde asla Ramazan davulunun sesinden kalkmamışımdır (Senin uykun derin demeyin telefonun sesine kalkıyorum :P )…

(HT/Düzenlenmiştir.)

(MIM)Mimlenince Neler Hissediyorsunuz?

Bu gün ilk Mimimi Mizanger kardeşimizden aldım.Bu aldığım ilk mim ama ilk defa birini mimlemiyorum.Daha önce buradan bir kaç arkadaşı mimlemiştim.Mimlediğim konu “Yazın Ne Yapacaksınız?” idi.Şu an mim aldığım konu ise, “Mimlenince Neler Hissediyorsunuz?”.Mim konusuna başlamadan önce, tema nasıl?Sade bir şeyler kullanayım diye düşündüm.Eğer beğenmediyseniz, lütfen eleştirilerinizi yapın bu blogu kullanırken alacağınız konfor önemli.Headerin yazı tipini bir yerde görmüştüm sanki ama, neyse.Kullanan arkadaş kendi kafasını o koca topluluktan çıkarsın ve merakımı gidermemi sağlasın.Yoksa meraktan çatlayacağım.İsterse headeri değiştirebilirim…

Konuyu fazla uzatmadan mimimize gelelim;

Bu benim aldığım ilk mim.Bu mim bana artık yazılarımı kendi kendime okumadığımı hatırlattı bana.Artık EBloog’un büyüdüğünü hatırlatıyor bana.Beni mutlu ediyor.Benimde bir gelişme gösterdiğimi anlatıyor.Şu an içinde yaşadığım duygular var.Biliyorum, bu sıraları okuyan her insan bana gülecektir ama ben mim aldığım için gurur duyuyorum.Sizi seviyorum ve bu mimi bütün abi ve ablalarımı yolluyorum! ;)

EBloog Geri Döndü

Merhaba, blogumu okuyan benim için özel yüzlerce insan!Bu gün EBloog’da yaşadığımız tam 14 günlük ayrılık bu gün sona erdi.Buradan sizlere bu 14 günde neler yaşadığımı anlatacağım.

1)Tatile Gittim

Yanlış hatırlamıyorsam, 26 Temmuz sabahı, 3 gün sürecek olan tatilimize beyaz şahin tipli arabamız ile başladık.Önceki  geceden poğaca,-söylemesi ayıp- köfte ve ekmek hazırlamıştık.Sabahta çaycıda çay demledik ve, vurduk kendimizi Kırklareli’nin Demirköy ilçesinin İğneada yoluna.Ancak, rüzgar çıkınca vazgeçip, Tekirdağ’ın Yeniçiftlik köyüne doğru yöneldik.Varınca kahvaltı ettik.Saat 11:15 gibi ben sulardaydım.Su çok güzeldi.29 Temmuz’da Lüleburgaz’a geri döndük.

Yeniçiftlik/TEKİRDAĞ

Yeniçiftlik/TEKİRDAĞ

2)Tercih Yaptım

Tercihler başlayınca, iyi ve mantıklı düşünmek için kendime zaman ayırdım ve tercihlerimi yaptım.Allah hayırlı olanı versin.

3)Köye Gittim

1 Ağustos günü köye gittim ve bir süre başımı dinledim.Köy bazen insanı sıkıyor ama, şehir sesleri yok.Gerçekten Lüleburgaz’daki araba seslerini, düğün seslerini ve daha pek çok şeyi özledim.İnterneti saymayı unutmamalı.

4)Kitap Okudum

14 günde Tutulma (Twilight serisi 3.kitap), kitabını bitirip Şafak Vakti(Twilight serisi 4.ve son kitap) kitabına başladım.Şu an 150. sayfadayım.İşte böyle 14 günü geçirdim.

Dünya..

Kaçınılmaz son

Kaçınılmaz son

Yaratıcımız, tek ve bir olan Allah bu dünyayı yaratırken insanların en iyi şekilde yararlanacağı bir biçimde yaratmıştır.Bu günkü dünya insanların tüm ihtiyaçlarını görmekte.Fakat elektrik,su,toprak,kömür,ağaç,petrol ve gaz gibi eşsiz kaynaklar gün geçtikçe tükeniyor..

Yaşamımız için gerekli olan tüm madenleri yukarıda saydım.Peki ama insanlar bu kaynakların azıldığının hiç farkına varmıyor mu?Bu eşsiz gezegen dünyanın gün geçtikçe kirlendiğini anlamıyor mu?Bu dünyadan sadece BİR TANE daha olmadığını fark edemiyor mu?…

Bu sayısız nimetler gün gelecek tamamen tükenecek.Belkide bizim çocuklarımız yada torunları belkide çoçuklarımızın torunlarının torunları bu dünyayı kullanamayacaklar.Bu kaçınılmaz gerçeği niye fark edipte önlem almıyor insan?Biraz düşünün çok zor değil.Sizde gerçeği anlayacaksınız…

Çok zor değil, dişleri fırçalarken sürekli musluğu açık tutmayıp, banyo yapmak yerine duş alarak suyu koruyabiliriz.Gereksiz yanan elektriği söndürebiliriz.Ocağı gereksiz yere yakmamakla gazdan tasarruf edebiliriz.

Haydi hep birlikte bu tek ve eşsiz olan dünyayı koruyalım!

CSS